6 Haziran 2018 Çarşamba

AKŞAM GAZETESİ "ATATÜRK 27 MAYISÇI MIYDI?.." YAZARLAR: VEDAT BİLGİN

ATATÜRK 27 MAYISÇI MIYDI?..
YAZARLAR: VEDAT BİLGİN

m.aksam.com.tr

Atatürk 27 Mayısçı mıydı?
Bir derneğin 27 Mayıs darbesinin yıldönümünde önce açıkladığı sonra ‘bizim görüşlerimizi yansıtmıyor’dedikten sonra dahi yaptığı açıklamalar Türkiye’deki darbeci geleneğin bir ideolojik anlayış tarafından nasıl içselleştirildiğini, sahiplenildiğini göstermenin ötesinde sivil siyaset düşmanlığının kaynaklarının hangi zihniyet yapıları tarafından yeniden üretildiğinin görülmesi bakımından önemlidir.

“ ‘Otoriter’ ‘faşizan’ ‘sivil toplum karşıtı’ düşünce biçimleri kendilerini meşrulaştırmak için toplumun bir değer olarak gördüğü kavramları, şahsiyetleri, kahramanları kendileri için araçsal bir unsur haline getirmekte tereddüt etmezler. Açıkça ortaya çıkıp, çoğulculuğa, demokratik değerlere, özgürlüklere karşı çıkma cesaretine sahip olmadıkları için başta Milli Mücadelenin kahramanı, Cumhuriyetin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere birçok tarihsel kimliği istismar etmekten kaçınmazlar.” Gazi Paşa’nın adı bu tipler için öteden beri en çok kullanılmaya çalışılan, kendileri için bir kalkan haline getirmek için uğraşılan bir isim olmuştur. Bu durumun en çok Gazi’ye kötülük yapmak anlamına geldiğini de sağduyulu herkes kabul edecektir.

Gazi paşa’ya haksızlık
27 Mayıs sonrası bütün devlet kurumları militarist ideolojik anlayışa göre düzenlenerek ‘sivil siyaset’ adı sıkça zikredilen bir ‘vesayet rejimine’ dönüşmüştür. 27 Mayıs’ın başlattığı ve devlete yansıttığı bu faşizan anlayışın üç önemli özelliği hemen göze çarpacak kadar aşikârdır. Bunlardan ilki Atatürk adının darbecilerin bütün davranışlarını meşrulaştırıcısı olarak görülmesi; ikincisi ise 61 Anayasası’nın ‘ileri bir siyasal metin’ olarak takdim edilmesi; üçüncüsü ise, ordunun siyasal rejimin merkezine yerleştirilmesidir.

Burada hemen fark edilecek çelişkiler ortadadır: Atatürk orduyu siyasetin dışında tutmayı ilkesel olarak benimsediği halde orduyu siyasetin merkezine taşıyan 27 Mayısçılar kendi konumlarını nasıl Atatürk’le açıkladıklarını düşünmektedirler. Onlara sorarsanız neredeyse Atatürk’ün gizli bir 27 Mayısçı olduğunu söyleyerek anakronik olduğu kadar, Gazi Paşa’yı kendi militarist ideolojilerine ortak etmeye kalkacak kadar da cahildirler.

“Diğer bir çelişki bu cehaletin ulaştığı seviyeyi göstermesi bakımından önemlidir. Onlar 1961 Anayasası’nın ‘ileri bir anayasa’ olduğunu iddia ederken, devleti militarist örgütlenmeye, bir MGK devleti haline götüren bu anayasal yapının, nasıl geri bir karaktere sahip olduğunu fark edemez haldedirler.”

27 Mayıçılar ve fetö nerede buluşuyor?
Bütün bu tür düşünce sahiplerine, hâlâ 27 Mayısçı anlayışı terk edemeyen insanlara bakıldığında bu insanların çoğunun eğitimli, belli mesleklere sahip insanlar olduğunu görünce insanın aklına ‘peki bu adamlar neden böyle düşünmektedirler, zihniyet dünyaları neden sivil taleplere, sivil siyasetin dünyasına bu kadar kapalıdır’ sorusu gelmektedir. Bu kapalı zihin yapılarının Türkiye’nin yaşadığı bunca değişimden sonra hâlâ dünyada meydana gelen iletişim ve bilgi teknolojilerindeki dönüşüme rağmen varlığını koruması ciddi bir soruna işaret etmektedir.

“Demokratikleşme süreciyle, yaşanılan toplumsal değişim dalgalarına, ekonomide kat edilen bunca yola rağmen niceliksel olduğu kadar niteliksel olarak da önemsiz bir konuma gerilemiş de olsa bu zihniyet yapısının önemli bir sorun olmasının sebebi, bu tür monolitik düşünce biçiminin, militarist devlet anlayışının gizli faşizan örgütlere ilham vermesidir.”

Demokrasiye karşı olan güçlerin veya onları kullanan çeşitli servislerin bu düşünce biçimini nasıl Türkiye karşıtı bir yere, bir ihanete sürüklediği 15 Temmuz’da ortaya çıkmıştır.

Bu bakımdan FETÖ’cülerle, kendilerine farklı isimler veren demokrasi düşmanlarını besleyen bu zihniyetin tasfiye edilmesi demokratikleşme sürecinin önünü açacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder